Yanlış hatırlamıyorsam bir yaz günüydü. Hava tamamen açık, uçmak için çok güzel bir gündü. Kıbrıs'taki Ercan Havalimanı'na inişimizi yapmış. Ercan'dan Adana'ya uçuş için yakıt, temizlik ve yolcu alımı gibi işlemleri gerçekleştirdikten sonra kapıları kapatarak motor çalıştırmaya başlamıştık...
Uçtuğumuz uçak, şirketin en emektar uçaklarından birisiydi. Kaptan ise bir kaç yıldır şirkette 2. pilot olarak uçmuş şimdilerde ise kaptanlığa terfi etmiş bir pilottu. Bense o dönemde 1 yılın üstünde hem o uçakta hem de şirkette uçmaktaydım.
Motorları sorunsuz şekilde çalıştırdıktan sonra kalkış için piste doğru yöneldik. Herşey uçuş için idealdi. Uçuş sırası bendeydi. Piste girip kalkış pozisyonu aldıktan sonra kumandaları kaptandan devralarak kalkışı gerçekleştirdim. O dakikaya kadar herşey normaldi. Bir aksilik yoktu. Tüm sistemler normal çalışıyordu. Fakat kalkışı tamamlayıp tırmanmaya başlayınca uçakta bir kaç arıza almaya başladık. Fakat o günkü ve o uçakla 4. kalkışımız olduğu için ve o ana kadar hiçbir arıza ya da emaresi almadığımız için garipsedik.
Arıza, basınçlandırma sistemi ile ilgiliydi. İşin kötüsü, basınçlandırma sistemi 2. pilotun yani benim sorumluluğumdaydı. Tabii önceki uçuşlarda herhangi bir anormallik olmayınca doğal olarak aklıma gelen ilk şey, yapmam gereken ayarlamalarda bir hata yaptığım idi. Belki o anda 5 kere yaptıklarımı kontrol ettim, kaptan da kontrol etti ama hiçbir hata yoktu. Peki bu arıza neden olabilirdi?
İlk başta acaba Adana'ya devam etsek mi fikrini konuştuk. Genelde uçaktaki arıza eğer uçuş güvenliğini aksatmayacaksa, diğer seferlerin ve yolcuların sorun yaşamaması için, uçuşa devam etmeyi isteriz. Uçak bu şekilde 10.000 feet irtifaya kadar sorunsuz tırmanabilirdi. Fakat Adana ve çevresindeki Toros dağları nedeniyle, bu irtifa bize yeterli olmayacaktı.
Kaptanla bunları konuşup, bir çözüme ulaştırmaya çalışırken uçak uçmaya devam ediyordu. 9000 feette kıbrıs üzerinde dönerek bekleme yapıyorduk. Daha sonra en doğru kararın Kıbrıs'a geri dönmenin olduğuna karar verdik.
Sorunsuz bir inişin ardından tekrar park yerine geldik. Kapılar açıldı. Kıbrıs'daki teknisyen uçağa geldi. Daha biz sorunu anlatmaya başlayamadan, "Kaptanım kargo kapısı açık kalmış" cümlesi ile kafamızdaki tek soru hariç tüm sorular cevap bulmuştuk. O soru da, madem kapı açık kaldıysa neden bunun uyarısını kokpitte almadık. O sorunun cevabı da, teknisyenin 2. cümlesinde gizliydi. Kokpite kapı açık ikazını veren switch, takılı kalmışdı. O nedenle de kapı açık olsa bile kokpitte kargo kapısı kilitli gözüküyordu.
Kargo kapılarının kontrolü, kapılar kapandıktan sonra yer personelinin sorumluluğundaki bir konu. Bizler sadece kokpitteki kapı açık ikaz ışığı sayesinde kapıları kontrol edebiliyoruz. 1-2 insanın sorumsuzluğu veya işini tam yapmaması nedeniyle yolcuların yaklaşık 1 - 1.5 saat gecikmesine neden oldu. Tabii bu olayı yolcuya açıklamak çok zor. "Sayın yolcularımız yer görevlileri kargo kapısını açık unuttuğu için Kıbrıs'a geri dönüyoruz" gibi bir açıklama yapamazdık. Zaten kapının açık kaldığını da indikten sonra öğrendik. Havada yolculara "ufak bir teknik arıza" demek zorunda kalarak geri döndük. Bu yüzden 3 kişi uçmayı reddetti ve uçaktan kendi isteğiyle indi.
Hem bizleri, hem şirketi sıkıntıya sokan, yolcuyu tedirgin eden ve gecikmelere neden olan şey sonuçta insan hatası denip geçebilir. Bizler de olayın nedenlerine ulaşınca böyle düşünüp çok takılmamaya çalıştık. Fakat dönüşte duyduklarımız gerçekten bizleri hem üzdü hem de kızdırdı. Çünkü o kapıyı tam kapatmayıp bizleri bu sıkıntıya sokan yüklemeciler, basınç sorunundan dolayı geri döndüğümüzde gülerek bizleri izliyorlarmış. Bunu da uçuş bittikten sonra teknisyenden duymuştuk.
Doğal olarak uçuşun ardından bu sorunla ilgili hem teknik hem de yer işletmesi konusunda gerekli işlemler yapıldı. Uçaktaki arıza giderildi ve o uçak şu anda güvenle uçmaya devam ediyor. Ama o gün tek bir soru cevapsız kaldı :
"O açık kalan kargo kapısından dolayı hiçbir yolcunun bagajı kayboldu mu?"
.)) çok güzel bir yazı olmuş.Bizi bilgilendirdiniz.. o t-yer görevlisini uçağa alıp sanırım motora kuş kaçmış ama sakin olun diyerek kıbrısı kadar uçurmak vardı ama ah.ahhh
YanıtlaSilmerhabalar uğur kaptanım;
YanıtlaSilYazınızın başlığını okur okumaz hangi sorunu yaşadığınızı hemen anladım diyebilirim :))
O gün Kıbrısta havaalanında bizlerde uçağımızın gelmesini bekliyorduk.Daha sonra bir yer görevlisinden sizin yaşamış olduğunuz sorunun ne olduğunu öğrendik.
Hatrı sayılır uçağımız şirketimizin yeganesi eğer yanlış hatırlamıyorsam ''ROMEO'' olmalıydı size bu heycanı yaşatan :))
iyi uçuşlar ...
TUBA
TUBA
YanıtlaSiltam olarak hatırlamıyorum hangisi ama 2 tane 400'den birisiydi :)
Facebook ya da twitter'dan ulaşabilirsin bu arada bana...